14 Mayıs 2010 Cuma

21 MAYIS DÜNYA SÜT GÜNÜ

Birleşmiş milletler teşkilatı, uluslararası sütçülük federasyonu 21 mayısı dünya süt günü olarak kutlamaktadır. İlimizde bu yıl kutlamalar Tekirdağ merkezde 50. yıl ilköğretim okulunda saat 10.00 yapılacaktır. Öğrencilere süt ve kek ikram edilmesi düşünülmektedir.

Sağlıklı ve mutlu yaşam bir bakıma yeterli ve dengeli beslenmeye bağlıdır. Sokak sütlerinden uzak durmalı izinli tesislerde üretilmiş güvenilir sütler tüketilmelidir. Kendi ürettiğimiz sütler besin ve vitamin yapısına zarar vermeden kaynatılarak tüketilmelidir. unutmayınız sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.....!

Araştırmalar kahvaltı eden kişilerin etmeyenler göre aha başarılı olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle Özellikle çocuklarımızın kahvaltıda ve yatmadan önce süt içmesi onların kemiklerinin, dişlerinin ve zihinlerinin gelişimi açısından çok önemlidir. bu değerli besin maddesi hakkında kısaca bilgi verelim;

Süt Nedir?
Süt, memeli canlıların doğumdan hemen sonra meme bezlerinden salgılanan, kendine özgü tat, koku ve kıvamı olan, temel besin öğelerini yeterli ve dengeli bir şekilde bileşiminde bulunduran, beyazımsı renkte sıvı gıda maddesidir.

Sütün Yapısı
Sütün yapısında yer alan maddeleri süt şekeri (laktoz), süt yağı, süt proteinleri, mineral maddeler ve vitaminler olmak üzere beş ana başlık altında toplamak mümkündür. Sütün yapısında bulunan bu besin öğelerinden pek çoğu (laktoz, kazein vb.) doğada sütten başka bir gıdada bulunmazlar.
1 litre sütte ortalama 36 gram süt yağı, 38 gram protein, 52 gram karbonhidrat, 7 gram mineral maddeler ile suda ve yağda çözünen vitaminler bulunur.

1.Süt Şekeri (Laktoz)
-Doğada yüksek oranda sadece sütte bulunan ve süt şekeri olarak bilinen laktoz, önemli enerji kaynağıdır.
-Sütteki laktozun yapısında yer alan galaktoz, beyin ve sinir dokularının oluşumunda çok önemli rol oynayan temel bir öğedir.
-Laktoz vücudun kalsiyum ve fosfordan daha iyi yararlanmasını sağlar. Bu nedenle kemik ve diş oluşumunda, bebeklerin beslenmesinde çok önemli bir role sahiptir.

2.Süt Yağı
-Süt yağı, sütün içindeki diğer bir enerji kaynağıdır.
-Süt yağı, laktozun en iyi şekilde kullanımını ve vücudumuz için gerekli olan A, D, E, K vitaminlerinin taşınmasını sağlar.
-Süt yağındaki fosfolipitler, beyin ve sinir hücrelerinin hayati önem taşıyan kısımlarını oluşturur.
-Süt, vücut için alınması zorunlu yağ asitleri (esansiyel yağ asitleri) açısından dengeli bir gıdadır.
-Süt, bileşiminde doymuş ve doymamış yağ asitlerini bulundurmasından dolayı, hem teknolojik yönden hem de beslenme açısından önemli işlevler taşır.


3.Süt Proteinleri
-Süt proteinlerinin biyolojik değeri bitkisel proteinlere göre çok yüksek olduğundan, diğer proteinlere oranla süt proteinlerinden bireyler daha iyi yararlanmaktadır.
-Süt proteinleri hücre ve dokuların oluşmasında önemli rol oynar.
-Süt proteinleri büyüme ve gelişmeye önemli ölçüde katkı sağlar.
-Süt proteinleri saç ve tırnakların oluşumunda büyük rol oynar.
-Süt proteinleri kas fonksiyonlarına yardımcı olur.

4.Mineral Maddeler
-Sütte bulunan başlıca mineraller kalsiyum, fosfor, potasyum ve magnezyumdur.
-Yarım litre sütte bulunan kalsiyum; 5 kg et, 2,6 kg ekmek, 6,3 kg patates, 8,5 kg elma, 1,6 kg marul, 1,7 kg havuç veya 0,2 kg peynirde bulunan kalsiyuma eşdeğer miktardadır.
-Kalsiyum özellikle çocukların kemik ve diş oluşumlarının tamamlanmasında büyük rol oynar.
-Kalsiyum ihtiyacı hamilelik ve emzirme döneminde de önemli olup, bu dönemlerde yetersiz kalsiyum alımı, hem anne hem de bebek açısından sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Bundan dolayı hamilelik ve emzirme dönemlerinde, kalsiyum açısından zengin olan süt tüketimi oldukça önem taşır. Bu nedenle, içme sütleri kalsiyum açısından zenginleştirilerek fonksiyonel özellikleri artırılmaktadır.
-Sütte bulunan fosfor, kemik oluşumunda önemli rol oynar.

5.Vitaminler
-Süt, beslenme açısından gerekli olan, yağda ve suda eriyen vitaminlerin büyük bir bölümünü içermektedir.
-Özellikle zeka gelişiminde etkili olan, deri ve göz sağlığında gerekli B12 ve A vitaminleri süt içerek önemli ölçüde karşılanabilmektedir.
-Sütteki vitaminler hastalıklara karşı direnci artırmakta ve gelişmeye yardımcı olmaktadır.

Pastörize Süt ve Uzun Ömürlü Süt
Çiğ sütün içme sütü olarak tüketilebilmesi için; bileşim açısından fazla bir değişikliğe uğramadan insan sağlığı açısından güvenli bir gıda haline getirilmesi gerekir. Bunu sağlamanın yolu ise sütün fabrikalarda işlenmesidir.



İçme sütü, sütün fabrikalarda yabancı maddelerden temizlenme ve filtrasyonu, istenmeyen kokuların alınması (deodorizasyon), standardizasyon ve homojenizasyon işlemlerini takiben, kontrollü şekilde ısıl işleme tabi tutulması ile elde edilen sütlerdir. Bu teknik işlemlerin ev koşullarında yapılması imkansızdır.
Pastörize sütler, çiğ sütün kaynama derecesinin altında belli bir sıcaklıkta (pastörizasyon sıcaklığı) ısıtılıp, bu sıcaklıkta kısa bir süre tutulup geri soğutulması ile sütün doğal niteliklerinde değişiklikler oluşturmadan, hastalık yapan etmenlerinden tamamen arındırılmış bir içme sütü çeşididir. Soğukta (+4 0C) muhafaza edilmek şartıyla, içme sütü olarak dayanma süreleri iki gündür.

Uzun ömürlü sütler, tüketici tarafından sterilize, kutu ve UHT olarak da bilinmektedir. UHT (uzun ömürlü) sütler, çiğ sütün 135-150 derecede 2-4 saniye tutularak tekrar soğutulması ile sütün bozulmasına neden olan ve hastalık yapan etkenlerin tümü ortadan kaldırılmış bir içme sütü çeşididir. Uygun aseptik koşullarda dolum yapılan özel ambalajlarda (karton kutu, plastik şişe, vb.) piyasaya arz edilir. Teknolojisi gereği ambalajı açılmadığı sürece oda sıcaklığında dört aya kadar dayanırlar.

Günlük süt olarak bilinen pastörize sütlerle uzun ömürlü sütler arasındaki fark, tabi tutuldukları ısıl işlem şartlarının (sıcaklık derecesi x zaman) ve ambalajlama tekniklerinin farklı olmasıdır. Ne pastörize sütler, ne de uzun ömürlü sütler hiçbir katkı maddesi içermezler.

İşlenmiş içme sütleri tüketilirken şu hususlara dikkat edilmelidir:
-İşlenmiş içme sütlerinin evlerde kaynatılmasına gerek yoktur.
-Pastörize sütler, tüketilene kadar mutlaka buzdolabında muhafaza edilmelidir.
-Uzun ömürlü sütler ise açıldıktan sonra tüketilene kadar mutlaka buzdolabında muhafaza edilmeli ve açıldıktan sonra 2 gün içerisinde tüketilmelidir.
-İşlenmiş sütleri satın alırken, üretim ve son kullanma tarihlerine kesinlikle dikkat edilmelidir.

Sokak Sütü
Sokak sütü, yani açık satılan süt, gelişmiş ülkelerde çoktan unutulan ancak ülkemizde hala yaygın olarak tüketilen süt çeşididir. Türkiyede sokak sütünün bu kadar fazla tüketilmesinin başlıca nedeni olarak, işlenmiş içme sütlerine göre daha ucuz olması gösterilmektedir. Ancak, açık sütü kaynatırken harcanan enerji, sağlığa verdiği zararların tedavisi sırasında çekilen sıkıntı, süte katılan suya ödenen süt fiyatı, ucuz gibi görünen açık sütün çok daha pahalı olmasına, bunun yanı sıra tüketiminin de riskli olmasına yol açmaktadır.

Süte, hayvandan sağılıp tüketiciye ulaşıncaya kadar çevresinden, havadan, sudan, yemden, gübreden, haşerelerden, kaplardan ve insanlardan birçok yabancı maddeler, patojen (hastalık yapan) ve patojen olmayan mikroorganizmalar bulaşabilmektedir. Bu yabancı maddeler ve mikroorganizmalar, süt gibi elverişli bir ortamda hızla gelişerek onun doğal halde, yani çiğ olarak içilmesini sakıncalı duruma sokmaktadır. Bu önemli sakıncaları ortadan kaldırmanın yolu kontrollü şekilde ısıl işlem uygulanmasıdır. Açıkta satılan sütler kaynatılarak tüketilmektedir. Ancak uygulanan bu kaynatma işlemi, sütün doğal yapısı ve besin değerinde ciddi bir azalmaya ve sütün tadının değişmesine sebep olmaktadır. Ayrıca kontrolsüz yapılan ısıl işlemlerin yetersiz olması durumunda sütte canlı kalabilen mikroorganizmalar sağlık açısından çok tehlikeli sonuçlar oluşturabilmektedir. Bunun yanı sıra, ambalajsız olarak açıkta satılan sokak sütlerinin dayanma sürelerinin artırılması amacıyla süte karbonat, soda gibi maddeler katılabilmekte, yağı alınabilmekte, su katılarak miktarında hileler yapılabilmektedir.

saygıyla duyurulur.

Hiç yorum yok: